Web Dizayn: H.Şenoğlu
   
  .
  Anadolu'da Hurifilik
 

Anadolu'da Hurifilik

 

Orta Asya’dan başlamak üzere gelişimini anlattığımız heterodoks İslam anlayışının, Rum abdallarının “pir” kabul ettikleri Türkmen şeyhi Hacı Bektaş-ı Veli’ye nisbetle, nasıl Bektaşilik adını aldığına ve bütün heterodoks grupların nasıl Bektaşilik şemsiyesi altında toplandığına değinmiştik. Burada ise hurufilik ve etkileri üzerinde duracağız.

Hurufilik, Esterabadlı Fazlullah (Ölm. 1393) tarafından İran (Horasan)’da kurulmuştu. Kurucusu Fazlullah’ın katledilmesi sonrası Hurufilik, Fazlullah’ın baş halifesi Nesimi ve diğer halifelerin çabalarıyla Irak, Azerbaycan ve Anadolu’da yayıldı. Bu halifelerden Ali-ül-Ala Fazlullah’ın ölümü sonrası Anadolu’ya geçerek Bektaşi dervişleri arasına girdi. Bazı kaynaklara göre, Ali-ûl-Ala Hacı Bektaş tekkesinde bulunuyor, Bektaşilere Hurufiliği telkin ediyordu. Hurufilik XV.yüzyılda Osmanlı sarayına kadar sızmış hatta Fatih Sultan Mehmed’i bile etkilemişti. Ancak ulemanın şiddetli tepkisi sonucu genç şehzadeye hurufi fikirleri aşılayan kişi yakılarak öldürüldü. Bundan sonra Osmanlı Devleti hurufiliğin kökünü kazımaya, Kanuni Sultan Süleyman zamanında da devam etti. Bu durum, hurufilerin bektaşilerin arasına sızmalarıyla, fikirlerini bektaşilik perdesi altında yaymaya çalışmalarıyla sonuçlanmış, propagandalarını ancak bu yolla sürdürebilmişlerdir. Hurufilik esas olarak harflerden dinsel anlamlar çıkarmaya dayanır. Hurufilik’te varlığın özü sesten oluşur ve Tanrı harfler aracılığıyla insanda tecelli eder. İnsan, tanrısallaştırılır. Hurufiliğin temeli, Tanrı’nın insanda tecelli ettiği düşüncesine dayanır. Hurufiliğin Alevi-Bektaşi inancına etkilerini edebiyat alanındaki örneklerde (Örn. Virani Baba’nın şiirlerinde olduğu gibi) açıkça görmek mümkündür

 
  Bugün 3 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol